Narına Yandığım
Birden çınlar kulağım ses kesilirim
Ve çığlıklar vadisinde derinden irkilirim.
Neydi o ses, sonsuzluk ülkesinden gelen,
Ruhumun uçurumda yuvarlanan feryadını delen?
Durun diyemem kimseye, çıkmazlarda ben varım.
Meçhulde benliğim, sizi de isyanlarıma nasıl sararım?
Narına yandığım, rüya değil bu gerçek imiş,
Kaç vakit sonra bilmem, bu fırtına dinecek imiş?
Ayaklarıma taş bağlı, dağlara çıkamıyorum.
Gözü yaşlı bulutlara bir selâm çakamıyorum.
Yeryüzü teslim, çelik giysili uzaylılara;
Arayacaksan benliğini, sen garipliğinde ara.
Elleri üstümde hayat yorgunluğunun,
Esiri oldum beni sürüyen o deli duygunun.
Narına yandığım, rüya değil bu gerçek imiş,
Kaç vakit sonra bilmem, bu fırtına dinecek imiş?